Değerli okurlarımız, bir önceki yazımızda ülkemizin içinde bulunduğu zor durumlardan kaynaklı olarak deprem konusuna değinmiştik. Bu yazımızda ise depremde yıkılan binanın taşıyıcı kolonlarını kesen kişilerin sorumluluğundan bahsedeceğiz. Deprem, önlenmesi mümkün olmayan bir doğal afet. Fakat doğal afet olması karşısında biz insan oğlu olarak çaresiz değiliz. Depreme uygun şartlarda önlemler alınarak depremlerden korunabiliriz. Deprem sonucunda oluşan can kayıplarından yine yıkılan binaların inşasından gerekli önlemleri almayan kişi ve kişiler sorumludur. Görüleceği üzere kanunlara ve yönetmeliklere aykırı yapılan binalar vatandaşlarımızın hayatlarından olmalarına sebebiyet vermiştir. Bu yıkılan binaların inşasında ilgili kişiler üstlerine düşen özen yükümlülüklerini yerine getirmiş olsalardı şüphesiz ki can kayıplarıyla karşılaşmayacaktık.
Bu depremde ve daha önce yaşamış olduğumuz depremlerde gördük ki, ihmaller zinciri hep birbirini takip etmiş insanların yakınlarını ve ailelerini kaybetmelerine neden olmuştur. Göçen binalarda, kimlerin sorumlu olduğunu ve suçun “Bilinçli Taksirle Ölüme Sebebiyet” vermek olduğunu belirtmiştik.
İstanbul depremi olarak bilinen depremde gördük ki, yıkılan binalar depreme uygun yapılsalar da binaların el değiştirmesi sonucunda yapının yeni malikleri binaların kolonlarını kesmekte ve binanın yapısına hasarlar verecek şekilde binayı ağır kusurlu hale getirmektedirler. Peki, tüm şartlara uygun olarak yapılan binaların sonradan kolonları kesilmek suretiyle depreme dayanıksız hale getirilmesinde sorumluluk kimde! şüphesiz ki bu durumda sorumluluk binaların kolonlarını kesip veya binanın imara aykırı tadilatlara maruz bırakanlar olacaktır. Depreme uygun olarak yapılan binalarda bu denli değişiklikleri yapanlar kişi ve kişiler asli kusurlu olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/4170 E. , 2021/2742 K. (sanalhukuk.org)
“…Binanın zemin katında dükkanı olduğunu, dükkana tadilat yaptığını, tadilat sırasında dükkanı garaja çevirmek istediğini ve aracının sığmasına engel olduğu gerekçesiyle bazı güçlendirme kolonlarını kaldırdığını beyan ettiği, benzer şekilde dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile proje verilerine göre 16 adet olan kolon sayısının 14 adet olarak tespit edildiğinin tespit edildiği, ayrıca yine bilirkişi raporu gereğince kolon eksikliğinin, binanın deprem karşısında tepki vermemesinin ve çökmesinin en büyük nedenlerinden olabileceği, bu hususa ilişkin olarak dosyada herhangi bir araştırmanın yapılmadığı,
Söz konusu kolon eksikliğinin inşaatın yapım aşamasında oluşan bir eksiklik olması durumunda yapı müteahhidinin ve fenni sorumlusunun asli kusurlu olduğu,
Bina tamamlandıktan sonra oluşan bir eksiklik olması halinde ise tadilatı yapan kişinin asli kusurlu olacağının belirtildiği, ayrıca yargılama aşamasında katılan …’ün beyanından, sanık …’ın bu hususta katılan hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunun da anlaşılması karşısında, belirtilen kolon eksikliğinin kim tarafından gerçekleştirildiği hususunun ayrıntılı olarak araştırılması, bu hususta soruşturma yapılıp yapılmadığının tespiti ile buna ilişkin evrakların dosyaya eklenmesi, dava açılmış olması halinde davaların birleştirilerek sanıkların kusur durumlarının bir arada değerlendirilmesi suretiyle neticesine göre karar verilmesi gerekir…”
Depremlerde acı kayıpların tekrar yaşanmaması ve ilgililerin cezalandırılması için depremzedelerin her daim yanında olan Türkiye Barolar Birliğine ve en yakın Barolara başvurabilirsiniz. Türkiye Barolar Birliği, İzmir Barosu , İstanbul Barosu başta olmak üzere bütün barolar ve tüm ülke avukatları her daim yanınızdadır.
Danışma Formu
Hizmetlerimiz hakkında bilgi almak ve sormak istedikleriniz için aşağıdaki formdan bizlere ulaşın *