İşçilerin sendikal haklarını korumak amacıyla 4857 sayılı İş Kanunu’na ek olarak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu düzenlenmiştir. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu madde 25 ile işçilerin sendikal özgürlüğünün güvencesi hüküm altına alınmıştır. İşbu düzenleme aynen şöyledir:
“Sendika özgürlüğünün güvencesi
MADDE 25 – (1) İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz.
(2) İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
(3) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.
(4) İşverenin (…)[1] yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir. (1)
(5) Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun (…)[2], 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebinde bulunulmasınıengellemez.(2)”

İlgili düzenlemede açıkça, işçinin sendikal haklarına engel olunduğunda işçiye bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat ödenmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. Sendikal nedenle fesih aynı zamanda haksız fesih nedeni de teşkil edeceğinden, işçi, sahip olduğu diğer tüm alacaklarının ödenmesini talep edebilecektir. Yani işçi, şartları mevcutsa ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, ücret alacağı vesaire tüm alacaklarına ek olarak bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat talep etme hakkına sahiptir. 

İşçinin sendikal tazminatı hesaplanırken fesih tarihindeki çıplak ücreti esas alınacaktır. Çıplak ücret, işçinin yol, yemek, ikramiye, prim gibi ek ücret alacakları dahil edilmeksizin aldığı net ücrettir. Kanun, sendikal tazminatı belirlerken hakime takdir yetkisi tanımış ve bir yıllık ücretinden az olmamak şartını öngörmüştür. Üst sınır, hakim tarafından sendikal hak ihlalinin boyutuna göre takdir edilecektir. 

İşçi, sendikal tazminat hakkının yanı sıra işe iade talebinde bulunabilir. Mahkeme tarafından işçinin işe iadesine karar verilmesi durumunda, işçi işine geri dönme talebinde bulunur ve sendikal tazminatınödenmesini de isteyebilir. Ancak, işveren tarafından işçinin işe başlatılmaması halinde işçi, ayrıca işe başlatmama tazminatına hak kazanamayacaktır. 
Sendikaya üye olan işçi,  sendikaya üye olması nedeniyle haksız sebeple iş akdi feshedildiğinde mutlaka iş hukukualanında uzman bir avukat aracılığıyla hukuki destek almalı ve kanuni süreler içerisinde sendikal tazminat talepli davasını açmalıdır.

SENDİKAYA ÜYE OLAN İŞÇİNİN İŞ AKDİ FESHEDİLEBİLİR Mİ?


Sendikaya üye olma hakkı, Anayasa’nın 51. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.” 
Ek olarak, olarak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu madde 25 ile “İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz” denmiştir. İşçiler, sendikaya üye olmaları yahut üye olmamaları sebebiyle işe alınamaz, işten çıkarılamaz ve çalıştıkları dönemde ayrımcılığa tabi tutulamaz. 
Sendika kurmak ve sendikaya üye olmak işçinin anayasal haklarından biri olup işverenin işçiyi üye olduğu sendikadan ayrılmaya zorlaması ya da belirli bir sendikaya üye olmaya zorlaması Anayasa’ya aykırılık teşkil edecektir. Bu halde, anayasal olarak korunan bu hakkın ihlal edilmesi halinde işçinin tazminat hakkının doğacağı kesindir. 
İşçinin yalnızca sendika üyeliğinin bulunması, çalıma saatleri veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılması; keza işçinin işyeri sendika temsilciliği yapıyor olması İş Kanunu madde 18’e göre iş akdinin feshi için geçerli sebep sayılmamıştır. Ancak, işçinin İş Kanunu’nda yer alan diğer haklı fesih nedenlerinin gerçekleşmesi hali ayrı tutulmalıdır. 
Yine, işyerinde aynı işi yapan ve çeşitli ölçütlerde aynı niteliğe sahip olan işçilerden öncelikli olarak sendikaya üye olan işçilerin çıkarılması, sendikal faaliyetlerde lider olan işçilerin çıkarılması, sendikaya üye olan işçilerin mobbinge uğraması gibi durumlar sendikal feshe örnek gösterilebilir. 
Sendikaya üye olan işçi, işveren tarafından sendikal mobbinge uğradığını fark ettiğinde yahut haksız sebeple iş akdi feshedildiğinde mutlaka iş hukuku alanında uzman bir avukat aracılığıyla hukuki destek almalı ve kanuni süreler içerisinde sendikal tazminat talepli davasını açmalıdır. 

SENDİKAL AYRIMCILIK NEDİR?


İşçiler, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için bulundukları iş kolunda işçi sendikası kurabilirler ve bu sendikalara üye olabilirler. Ancak modern dünyamızda dahi işçilerin bir araya gelerek haklarını korumaları çoğu zaman işverenler tarafından olumsuz karşılanabilmektedir. Bu halde işverenler çeşitli yöntemlere başvurarak işçileri kendi iş akitlerini feshetmeye zorlamakta ve hatta haksız sebeple fesih yoluna gitmektedirler.
Bu halde, iş sözleşmesi haksız yere feshedilen ya da iş sözleşmesini haksız yere feshetmeye zorlanan işçinin kanun tarafından özel olarak korunması söz konusu olmuştur. 
Sendikal ayrımcılık, özellikle sendikaya üye olan işçilerin haksız sebeple işten çıkarılması şeklinde olmakta ise de sendikaya üye olan işçilerin iş tanımları dışındaki işlerde çalışmaya zorlanması; işten çıkarılmakla tehdit edilmeleri de sendikal ayrımcılıktır. Yine, sendika üyesi olmayan işçilere pozitif ayrıcalıklar tanınması da sendikal ayrımcılık olarak kabul edilebilir. Sendikal ayrımcılık, işçinin işverenin desteklediği belirli bir sendikaya üye olmaya zorlanması şeklinde de meydana gelebilir
Yargıtay kararlarına da sıklıkla konu olduğu üzere, sendikaya üye olan işçinin zorla ücretsiz izne çıkarılması sendikal tazminat sebebi sayılmıştır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2023/4856 E. Ve 2023/4476 K. Sayılı kararında“işçinin sendikal nedenle ücretsiz izne çıkarılarak önce sendikal ayrımcılığa maruz kaldığı, daha sonra işverence işyerinde sendikal örgütlenme ve faaliyetin kararlı olarak engellenmesi amacıyla iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır” denmiştir.
Sendikal ayrımcılığa maruz kalan işçi, işveren tarafından sendikal mobbinge uğradığını fark ettiğinde yahut haksız sebeple iş akdi feshedildiğinde mutlaka iş hukuku alanında uzman bir avukat aracılığıyla  hukuki destek almalı ve kanuni süreler içerisinde sendikal tazminat talepli davasını açmalıdır.